Bu hafta en dikkat çeken haberlerden biri Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) için Türkiye ve Yunanistan’ın ortak aday belirlemesiydi. Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu AGİT Genel Sekreterliği’ne, Yunan hukukçu ve diplomat Mania Telalian ise AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’nin Direktörlüğü’ne aday gösterildi.
İki ülke, seçimlerde birbirinin adaylarını destekleyecek. Bu, son dönemde Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşama adımlarına bir yenisinin eklenmesi anlamına geliyor. Sadece bu açıdan değil, bu iş birliği uzun süredir tıkanıklık yaşayan örgütün geleceği açısından da anlamlı ve değerli. Sürecin perde arkasında yaşananlara biraz daha yakından bakalım.…
Schmid sonrası için formül
Bu ortaklaşa adımı anlamak için öncelikle AGİT’in içinden geçtiği süreci anlamak gerekiyor. 1975’te kurulan teşkilat çevre, teknoloji, bilim gibi alanların yanı sıra ülkelerdeki insan hakları sorunlarının iyileştirilmesi gibi başlıklara eğilse de, odaklandığı ana konu Avrupa’nın güvenliği… Bu anlamda Ukrayna-Rusya arasında Donbass krizini çözmek için de devreye girebiliyor, Ermenistan-Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ meselesine çözüm bulmak için yollar arıyor. Sonuçlarına bakıldığında çok başarılı olduğu söylenemez ama bir mekanizmaya tutunmak, dünya siyaseti için eldeki önemli bir imkân.
Tabii, teşkilatın 57 üyesinin kıtanın güvenliğinde hemfikir olması mümkün değil. 2022’de başlayan Ukrayna savaşı da teşkilat içindeki kırılma noktalarından biriydi. Rusya, bu teşkilatın üyelerinden biri. Savaşa dair uluslararası hukuk ihlallerini araştırmakla görevli AGİT ekibinin Nisan 2022’de yayınladığı ve Moskova’nın ihlallerinin Kiev’e oranla “nitelik ve boyut olarak” çok daha büyük olduğunu ortaya koyan raporu dengeleri sarsmıştı. AGİT’in zaman zaman Rusya’ya karşı aldığı önlemler de Moskova’yı öfkelendiriyordu.
Bu yüzden, Genel Sekreter seçiminde oydaşlık yani oybirliği gereken bir konuda Rus tarafı Avrupa Birliği’nden olası adaylara karşı oldu, bu veto da seçimi kilitledi. Teşkilat kendi Genel Sekreteri’ni belirleyemez bir noktaya geldi. 2020’den bu yana teşkilatın genel sekreteri olan Alman Helga Maria Schmid’in görev süresi bir kez uzatıldı. Rusya sadece üç ay için bu onayı verdi. Türkiye-Yunan iş birliğini gündeme getiren fikir aslında biraz da Rusya’nın bu tutumuydu.
Ortak mektup heyecanı
Türkiye ve Yunanistan kendi aralarındaki normalleşme sürecinde atılacak adımları konuşurken, AGİT’teki tıkanıklığı aşmanın yollarını da görüşüyordu. Fikirde mutabık kalınınca Ankara ve Atina isimleri belirledi.
Türk tarafı Feridun Sinirlioğlu ismini uluslararası diplomasi camiasında tanınırlığı ve özgül ağırlığı sebebiyle ortaya koydu. Atina ise uluslararası davalarda Yunanistan’ın danışmanı da olan, insan hakları ve uluslararası hukuk konusunda uzman hukukçu Mania Telalian isminde karar kıldı. İsimler belirlendikten sonra da ortak mektup kaleme alındı. İki ülke, o mektupta “AGİT’te yaşanan tıkanıklığı gidermek ve güçlükleri aşmak için bu yola birlikte çıktılarına” vurgu yaparak birbirlerinin adaylarını destekleyeceklerini ifade etti. Geçen ay sonunda kaleme alınan mektup, atıl hale gelmiş teşkilatta heyecan yaratmış durumda. Bu adım, Türk ve Yunan adayları yarışta bir adım öne taşımış gibi görünüyor.
Adaylar ve ikna süreci
Tabii, seçim süreci kolay değil. Zira AGİT Genel Sekreteri olabilmek için oybirliği gerekiyor. Yani 57 üyenin tamamının “Evet” demesi şart. Halihazırda AGİT Genel Sekreterliği için Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu dahil 6 aday yarışıyor. Norveçli Jan Braathu (Sırbistan AGİT Misyon Başkanı, Arnavutluk’tan Igli Hasani (Dışişleri Bakanı), Hollandalı Christophe Kamp (AGİT Daimi Temsilcisi), Kanadalı John MacGregor (Aşkabat’taki AGİT Merkez Başkanı), Slovak Marcel Peško (Ukrayna AGİT Proje Yöneticisi) diğer adaylar. Mania Telalian’ın yarıştığı AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’nin direktörlüğü içinse Kuzey Makedonyalı, Gürcü, Boşnak ve Macar adaylar da dahil toplam 7 aday var.
Büyükelçi Sinirlioğlu ve Telalian, ülkelerin desteğini alabilmek için seçimin yapılacağı Eylül ayına kadar bir çok görüşme yapacak. Türkiye özellikle Rusya’dan alacağı desteği çok önemsiyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’den gelecek vetoyu engelleyebilmenin yolunun da Atina’dan geçeceği ortada.