Suudi Arabistan, ABD, Rusya ve Ukrayna Arasındaki Görüşmelerde Ateşkes Beklentileri
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleşen ABD, Rusya ve Ukrayna teknik heyetleri arasındaki görüşmeler, Ukrayna savaşında ateşkes sağlanıp sağlanamayacağı konusunda dünya genelinde büyük bir merak yaratmış durumda. Ancak Ritz Carlton otelinde gerçekleşen müzakereler, kapsamlı bir ateşkes yerine yeni soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Riyad’daki Görüşmeler
Riyad’daki ikinci tur görüşmelerde ABD tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Direktörü Michael Anton, Trump Özel Ukrayna Temsilcisi Keith Kellogg’un iki yardımcısı ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz yer alıyor. Rusya heyetinde ise Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigoriy Karasin ve Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkan danışmanı Sergey Beseda bulunuyor. Ukrayna ise Savunma Bakanı Rustem Umerov, Cumhurbaşkanlığı ofisi yardımcılarından Pavel Palisa ve enerji kaynakları alanında uzmanlarla temsil ediliyor. Her iki taraf da kendi şartlarını kabul ettirmeye çalışıyor.
Görüşmelerdeki Başlıklar
Ateşkes:
ABD Başkanı Trump ile Rusya lideri Putin’in 12 Mart telefon görüşmesinde kabul ettikleri 30 günlük kısıtlı ateşkes henüz işlemiyor. Ukrayna heyeti, enerji alanının yanı sıra binlerce sivil altyapı listesini vererek ateşkesin sağlanması için Rus tarafından belirtilen alt yapıları vurmamasını istiyor. Rusya’nın daha geniş kapsamlı listeyi kabul etmemesi ise ateşkesin gerçekleşmesini zorlaştırıyor.
Karadeniz:
ABD tarafı, Türkiye ve BM aracılığıyla 2022’de oluşturulan tahıl koridorunu yeniden canlandırmak istiyor. Rus tarafı da Karadeniz’de ateşkesi destekliyor çünkü Ukrayna ordusunun ciddi kayıplar vermesi, Rusya’nın petrol tesisleri ve tanker gemilerini hedef almasına neden olmuş durumda. Bu durum, Moskova’ya zarar verebilir.
Putin’in Oyalama Taktiği mi?
Rus heyetindeki düşük seviyeli temsilcilerin bulunması, “Putin anlaşma isteseydi daha yetkili isimleri yollarlardı” tartışmalarına neden oldu. Bu durum, Rusya’nın ABD’yi oyalama taktiği olarak yorumlanıyor.
