Trump Musk’a karşı

“`html

Bu haberi duyduğumda şaşkın olduğumu ifade etmem mümkün değil. Önceden öngördüğümü birkaç kez dile getirmiştim ve hatta yazmıştım.

İki güçlü karakterin uzun bir süre aynı yolda yürüyemeyeceğini tahmin etmek zor değil.

Musk ve Trump, birbirlerinin yol arkadaşlarıydı ama aralarında bir çatışma çıktı ve yolları ayrıldı. Tekrar bir araya gelirler mi? Bu mümkün ama oldukça güç. Ancak, bu yeniden birleşmenin, eski dostluklarını yeniden kazanmaları anlamına gelmeyeceğini şimdiden söyleyebilirim.

Bu ayrılığın önemi, siyasi güç ilişkilerinin karmaşık yapısına işaret etmesidir. Trump’ın söylemini oluşturan popülizmin en belirgin özelliklerinden biri,

anti-elitizm

dir. Seçim kampanyalarının başladığı dönemde Trump, Neocon-Demokrat elitleri hedef almıştı. Aslında neocon akımın kökeni, Trump’ın da bağlı olduğu Cumhuriyetçi Parti’dir. Ancak, zamanla durum tersine döndü ve neoconlar çoğunlukla Demokratların tarafına geçti. Cumhuriyetçiler arasında ise Paleocon bir söylem öne çıkmaya başladı.

Öncelikle, Yeni Muhafazakarlık (Neoconservativism) ve Eski Muhafazakarlık (Paleocon) arasındaki farkı incelemek önemlidir. Bu ayrımı ortaya koyan düşünürlerden biri Paul Gottfried’dir.

Eski tarz muhafazakarlık,

Güneyli çiftçilerin kültüründen beslenir, sıkı bir organik WASP Hristiyanlığına dayanır ve ABD’nin bu değerler etrafında birleşerek içe kapanmasını simgeler.

Neocon akım ise,


Kissinger ve takipçileri tarafından savunulan bir politikaya yönelir; bu, yumuşama ve barış içinde bir arada yaşama politikalarına karşı çıkarak ABD’nin askeri gücünü dünyaya dayatmayı savunan bir akım olarak tanımlanabilir.
Vietnam Savaşı sırasında güçlenmiş ve bu iki ideolojinin arasında belirgin bir ayrım yaratmıştır. Paleoconlar, Neoconları emperyalist olmakla suçlar. Nihayetinde, bu mücadelede Neoconların galip çıktığı açıktır; Neocon akım, Sovyetlerin çöküşünden sonra daha da azıtmış ve neoliberalizmle kaynaşarak dünya hâkimiyeti için daha radikal talepler ortaya koymaya başlamıştır.

Bazı analistler, örneğin George Hawley, Paleoconların ABD siyasetinde geçmişte kalmış olduğunu, Trump’ın bu ideolojileri yeniden canlandıracak bir lider olmadığını belirtmektedir.

Yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, kürtaj, eşcinsel evlilikler, LGBTQ karşıtlığı

gibi moral konularda Trump, Paleoconları hatırlatsa da. Ekonomik açıdan ise, Trump’ın Paleocon görüşlerinin pek çoğunu paylaşmadığı açıktır.
Paleoconlar gibi, Trump da gümrük tarifelerini artırmaktan yanadır. Ancak

tecritçilik konusunda Paleoconlardan farklıdır.


Ekonomik çıkarları doğrultusunda Kanada ve Grönland gibi bölgelere ilgi duymakta, Ukrayna’nın doğal kaynaklarını ele geçirmeyi ve Arapların mülklerini gaspetmeyi tercih etmektedir. Bu durum, tecritçilik olarak tanımlanamaz. Bu kapsamda tam bir Neocon yaklaşımı sergileyebilmektedir. Daha da önemli olan, Paleocon akımında yaygın olan antisemitizm ve Yahudi karşıtı tutumların Trump için geçerli olmamasıdır.
Gerçekten de Trump, İsrail’e yönelik derin bir sempati taşımakta ve Netanyahu gibi radikal siyasetçilerden hoşlanmasa da

siyonizmin temel ilkeleriyle uyumlu bir politikayı benimsemektedir.


Sonuçta, Trump’ı Paleocon ideolojisi ile ilişkilendirmenin zorlukları vardır; belki de onu, Paleocon ideolojisini kendi perspektifine göre yorumlayan bir figür olarak değerlendirmek en doğru yaklaşım olacaktır.

Peki Trump, Neoconların ve Neoliberallerin temsil ettiği çok yönlü ortaklık karşısında nasıl bir zafer kazanabildi? Bu blok zamanla bölünmeye uğradı. Bunun başlıca nedeni,

finansal kapitalizmin aşırı finansallaşmasıydı.


Bu aşırılık, özellikle enerji sektörü gibi bazı alanlarda belirsizliklere yol açtı. Cemil Şinâsî Türün’ün önemli çalışmasında, bu durumu çok iyi analiz etmiştir. Türün, simgesel olarak,

Taşçılar ile


(Enerji ve maden şirketleri) ile

Kağıtçılar


(finansal çevreler) arasında bir bölünme, gerilim ve mücadeleye işaret ediyor. Başlangıçta, enerji şirketleri ve askeri sanayi arasında bir denge olup, zamanla bu durum değişerek, daha çok ilaç sanayisinin öne çıktığı görülmüştür.

Bir diğer bölünme ise, Batı Kıyısı Amerika’sında bulunan teknoloji şirketleri arasında ortaya çıkmıştır; bu şirketlerden bazıları, finansal kapitalizmin yönlendirdiği

balon gibi büyüyen küreselcilik


ve onun yarattığı karmaşık bürokrasinin aslında küreselciliğin amaçlarıyla çeliştiğini savunmaya başlamışlardır. Teknoloji şirketlerinin sahipleri bu durumu fark etseler de genellikle sessiz kalmayı tercih etmişlerdir. Ancak, Asperger sendromu ile yaşayan, hiperaktif Elon Musk, onların öncüsü ve sözcüsü olmuştur. Risk alarak hareket etmiş ve Trump’ın zaferi sonrası, Bezos, Zuckerberg gibi pek çok isim Beyaz Saray’da ona hizmet etmeye başlamıştır.

Trump’ın seçim zaferinin arkasında,

enerji şirketleri ve küreselleşmeden rahatsız olan teknoloji şirketlerinin


olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda, Rusya-Ukrayna savaşını provoke eden askeri ve finansal oligarklar ise kaybetmiştir. Trump, Neocon bürokrasisinden hoşlanmadığını ve onu tasfiye etmek istediğini açıkça ifade etmiştir. Ancak her iki tarafın bürokrasi algısı birbirinden oldukça farklıdır. Trump, eski kadroları değiştirip kendi bürokrasisini kurmak istemektedir. Bu süreçte, Musk’ı bu iş için görevlendirmiştir. Musk da, acımasızca ve yüzbinlerce insanı işsiz bırakarak bunu gerçekleştirmiştir.

Bununla birlikte Musk,


bürokrasi karşıtlığında daha radikal ve anarşizan bir perspektife sahiptir. O, bir tekno küreselcidir ve finansal küreselleşmeye karşı gösterdiği bürokrasi eleştirisini artırmakta ve her türlü bürokratik müdahaleye şiddetle karşı çıkmaktadır. Onun için bir dönüm noktası, kendi şirketlerine konulan vergilerdir. Sonrasında ise büyük bir karmaşa yaşanmıştır. Gelişmeleri takip etmek önemli.

“`

Related Posts

Akaryakıtta son durum: Güncel benzin, motorin ve LPG fiyatları

Akaryakıtta son durum: Güncel benzin, motorin ve LPG fiyatları

Borsada ticaret umudu endeksleri uçurdu

New York borsası, ABD ile Çin arasında Londra’da devam eden ticaret görüşmelerinin yarattığı iyimser atmosferle haftanın ilk işlem gününe yükselişle başladı. Açılışta Dow Jones endeksi yüzde 0,05 artarak 42.786,19 puana ulaştı. Teknoloji ağırlıklı …

Ayakkabı sektörünün nitelikli iş gücü ihtiyacına mesleki eğitim merkezinden destek

Türkiye’nin önemli ayakkabı üretim merkezlerinden İzmir’de açılan mesleki eğitim merkezi, ayakkabı sektörüne nitelikli eleman yetiştiriyor.

Estonya’nın dış ticaret açığı daraldı

Estonya’nın dış ticaret açığı, 2025 Nisan ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla daralarak 332 milyon euroya geriledi. Açığın azalmasında ihracatın ithalattan hızlı artması etkili oldu. Estonya İstatistik Kurumu’na göre ihracat yıllık bazda yüzde 3 …

Tekstilcinin batık borcu % 70 arttı

Enflasyonla mücadele sürecinde yükü ağırlaşan sanayi sektörü alarm vermeye başlarken istihdamı ile ihracatı eriyen tekstil ve hazır giyim sektöründe batık krediler hızla artıyor.

Bayram öncesi döviz kuru hareketlendi

Dolar ve euro yeni güne yükselişle başladı. İstanbul serbest piyasada dolar 39,32 liradan, euro ise 44,85 liradan işlem görüyor. Her iki kurda da dünkü kapanışa göre artış dikkat çekiyor.